Kayıtlar

Ağustos, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aynı Yaştayım

  Değişmiş yüzüm ve ben hâlâ aynı yaştayım. Otuz sekiz yaşadım, yüz yıldır savaştayım. Ottoburg pansiyonu, kat bir numara altı. Peşimdedir hastalık ve Alman generaller; Prag’da ölmeliyim ardından bir kahvaltı… Yahudi korkularım ve şakağımda eller… Karşımda kirli yüzüm, ağzımda da gazeller: Değişmiş yüzüm ve ben hâlâ aynı yaştayım. Otuz sekiz yaşadım, yüz yıldır savaştayım. Üşüyorum Milena, nedir bunca sükunet? Yoksa ben sırtımda bir asır mı taşıyorum? Kuşatmış dudağımı kör olası bürudet; Otuz sekiz yıldır bu lanetle yaşıyorum, Aynalara baktıkça hayretle şaşıyorum: Değişmiş yüzüm ve ben hâlâ aynı yaştayım. Otuz sekiz yaşadım, yüz yıldır savaştayım. Uykumda soluğumu kesiyor artık nefes. Anlat bana Milena, Viyana’dan ne haber? Kaskatı soluduğum caddelerde var mı ses? Her ne kadar uykular bana kazsa da makber, Meçhul diyarlardan hep hazin şarkılar söyler: Değişmiş yüzüm ve ben hâlâ aynı yaştayım. Otuz sekiz yaşadım, yüz yıldır savaştayım. Mektuplara kan sızmış, kirpiklerin dökülmüş. Ağ...

Bağıt

BAĞIT  Ne vakit geçsen serden, gözlerimi görürsün. Buğulardan geç de bir adım kör karanlıkta; On arşın kara batmış, dizlerimi görürsün. Yanık kokularından dökülür yanaklarım. Bakır gibi erimiş bıçak açmaz dudaklarım: Kardan sızan kana bak; izlerimi görürsün. Ölülerden geçiyorum, şehir tamtakır zulmet. Boyunlarda halkalar; her birinde bir ayet: Besmeleyle başla sen; sözlerimi görürsün. Konuştukça dudaklar, gizlenir perde perde. Cehennem ellerinden yazılır bana vade; Yazgımı dilemem ben ellerinden azade; Levh-i mahfuzumu ver; közlerimi görürsün.