Kayıtlar

Eylül, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mübarek Aksâ

  Mübarek Aksâ Sen sen ol gözüme görünme Aksâ! Yorgun dudakların kandırmaz beni. Yüzündeki izin nûrundan paksa, Beni elâlemden utandırmaz ki! * Sekâr’a yaslanan onca yeminim, Bana senelerdir seni söylüyor. Helâkim elinden olur eminim, Bunu içimizden biri biliyor. Kalk ayağa Aksâ! Gelen değilim!  Zalimin zulmüne çivili mevsim. Yüzünde telâş ve telâş Resûl’ün… Ey mübarek şehir! Sonun hayrola! Ebedi cennettir senin ödülün. Bana gelsin sana gelecek bela! Elin kaldıysa da boşlukta naçar, Sana göğsünü çok mü’minler açar! Selâm sana selâm, kıblegâhımız! Kardeşime benden Burâk’ı götür! Dönmesin başkaca söze bu ağız: Özür huzuruna bin kere özür! Cibril’in kanadı yüzüne perde, Ez beni hakkındır ayağa ser de! Mehmet Can Kuyucu

İSTİHÂLE

İSTİHÂLE Yitirdiysen cenneti, ebediyyen yalnızsın! Kulaklarında eski bir zamanın türküsü. Bırak yazgını meş’um, kopası eller yazsın. Ne bir kandil yanar ne de bir ses duyulur. Oyulası gözlerin celeplerle oyulur.  Rahmân’ın celaliyle kasıkların yuyulur, Beş para etmeyecek bu adamın ölüsü. * Belki bir nigehbânın olur kalmazsın yolda. Kalmayacaksa eğer amel defterin solda. Vâsıl olduysan yola seyr-ü sülûk-u kolda, “Nûr ettin” menzilini, budur bahtının süsü. Sen sana emanetsin, emanetse ehline. Yitirme cennetini, daima getir dile. Gir devrâna zikrullâh ve Resûl-ü zîşan ile, “Muzaffer”sin “Ahmed”in sarsılmayan ölçüsü!